
en sonunda the nightmare before christmas'ı izledim. yıllar sonra! oysa videosuna tam bir yıl bir ay önce sahip olmuşum. ama çalışan insan psikolojisi işte.. hiç gerçekten istediği şeyleri yapmaya zaman bulamaz. boş zamanı onun değilmiş gibi, daha önemli şeylerle doldurması gerekiyormuş gibi gelir. evi temizler, çamaşır yıkar, yemek yerken abuk subuk dizileri izler de, gerçekten istediği filme bir saatini ayırmayı çok görür kendine. bu banaheyle, paul lafaurge'dan tembellik hakkı gelsin bana. elbette videoyu edindiğim zamandan itibaren geçen bir yıl içerisinde baya film izledim, ama kaçını gerçekten isteyerek izledim hatırlamıyorum. geç oldu ama güç olmadı. çok da güzel oldu. iyi ki izlemişim. oh.
1993 yapımı stop-motion animasyon ve üstüne müzikal film, the nightmare before christmas bir tim burton şaheseri. yine de müziklerinde danny elfman'ın hakkını vermek lazım. hatta filme başlamadan hemen araya girip biraz da danny elfman izleyelim (batman theme song):
tim burton'ın "the nightmare before christmas" şiirinin ve yine onun çizimlerinin filmleştirilmesi aslında. yeri gelmişken bu şiiri christopher lee'nin (lotr - saruman)sesinden dinlemek mümkün (biliyorum videoya boğuyorum yazıyı, ama ama bu şiir gerçekten çok eğlenceli)
tim burton o sıralar batman returns ile pek meşgul olduğu için, filmin yönetmenliğini henry selick üstlenir ve filmin yapım aşaması üç yılı alır. bir kuple de yapım aşamasını izlemek isterseniz:
hikaye cadılar bayramı kasabası'da (halloween town) başlar. kasaba, yeni bir cadılar bayramından çıkmış, bir sonrakine hazırlanmaktadır. ana karakter jack skellington (iskelet), cadılar bayramı kasabası'nın balkabağı kralı (pumpkin king), her yıl aynı şeyleri yapmaktan çok sıkılmıştır. christmas town'u keşfeder ve renklerden, parıltıdan ve kardan çok etkilenir. cadılar bayramı yerine christmas'a hazırlanmaya karar verirler. noel baba kılığı jack skellington'ı sevimli, tonton amca yapmaya yetmediği gibi, iskelet geyikleri, hayalet köpeği ve dağıttığı sevimli ama korkunç hediyeler de işini hiç kolaylaştırmaz.
filmdeki her karakter çok güzel, hepsini ayrı sevdim. zaten filmi izlemeden önce de ismen olmasa da cismen biliyordum hepsini. popüler kültür ve tüketim alışkanlıkları sağ olsun. yine de bu film beni bir şekilde rahatsız etti. determinizm ve hatta kadercilik filmin karelerine işlemiş. "neysen osun, dahası ya da başkası olamazsın, bunun nedeni bu, sonucu da bu, buyur bak, yanlışım varsa düzelt" der gibi. içimizin dışımızın kuantum olduğu ama yine de kuantum hakkında söyleyeceklerimizin "schrödinger'in kedisi"nden öteye gitmediği bu dönemle uyuşmuyor gibi film. o kadar ısrarlara rağmen, tim burton'ın devam filmi çekmemesi belki de bu yüzden. ya da zaten kendisi direkt olarak çekmediği için aynı başarıyı yakalayıp yakalayamayacağından korkmuş da olabilir. türkiye'ye internetin geldiği yıldan kalma bir film. ne kadar eski gibi geliyor insana böyle bakınca.
son olarak, warner bros'un daha sonra çıkardığı dvd'de marilyn manson filmin introsunu coverlamış. fena da olmamış, gayet de uymuş kendisine. bakınız:
uzun lafın ve epey videonun ardından: izleyin, izletin, eğlenin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder