
kafamın içindekileri masamın üzerine saçılmış durumda. sırasıyla, 20 yaş görüntüme tezat, yorgun, bakımsız bedenim. 70 yaşında hissediyorum şuan kendimi. hoş ne 20 yaşındayım, ne 70. oldum olası tutturamadım zaten bu yaş/görüntü/hissetme zamanını. 10 yaşımda 25 yaşındaydım, 20 yaşımda 15 diyorlardı, 30a geldim kafaları karıştırıyorum. devam edelim.. kulağımda olması gereken kulaklık, kulağımdan çok uzakta. içip bitirdiğim onlarca sigaranın ardından yaktığım son sigara.. uzansam, bir fırt çeksem mi? az sonra belki.. içki.. aynı şekilde, bir yudum alsam mı? az sonra belki. devam. şarjı bitmiş bir telefon. hem de sahip olmaktan hiç hoşlanmadığım iphone. hemen yanında, 3 aydır içindeki mp3leri değiştirmediğim ipod. severim kendinisi o ayrı. yine de sanırım üçte biri anca doludur ve artık içindeki her parçayı adımdan iyi bilir durumdayım. boş sigara kutusu, çünkü sigaraların hepsi beyaz kutuda. malesef yokluğu hala stress yaratmakta. yine olması gereken yerden çok uzakta duran bir kol saati. ve dört maymun. silkelenip kendime gelmem gerekiyor.
dört maymun güzel çıkış noktası sanırım. güzelliği arayıp ona bakmalıyım, bir şeyler dinlemeli ve izlemeliyim. ve gidip sevgilime sarılmalıyım. ha bir de, içkim bitti ya benim.